Ağustos ve Eylul ayları genellikle düğün mevsimidir. Hem hasadın yapılıp harmanların bitirilerek işlerin hafiflemesi hem de sebze ve meyvelerdeki bolluk açısından düğünlerin bu aylarda yapılması, katı kural olmamakla birlikte alışkanlık haline gelmiştir.

Düğün köyün genç kızları için bir hafta önceden başlar. Gelin evine davet edilen hanımlar her akşam kız evinde tef eşliğinde oyunlar oynar.  Burada oynanan oyunlar daha çok ;

Bahçeye inidim de taş bulamadım

Bir yüzük yaptırdım kaş bulamadım

Dünyayı elekten geçirdim ama

Kendime münasip eş bulamadım

 

Meşenin tepesinden

Nişan alırım nişan

Kız ben seni alacam

İpek peştamal kuşan

 
***
 

Böyük cevizin dibi

nana gülüm nana yar

Ne bakarsın el gibi

nana gülüm nana yar

Soyun da gir koynuma

nana gülüm nana yar

Kendi helalın gibi     

nana gülüm nana yar

 

Dut ağacı boyunca

hooy nana  nay

Dut yemedim doyunca

hooy nana  nay

Şen galasın İstanbul

hooy nana  nay

Yar görmedim doyunca

hooy nana  nay

 

***

     

Kavurma Koydum Tasa (Ağam Yar Paşam Yar)

Doldurdum Basa Basa (Digel Gel)

Benim Yarim Pek Güzel (Ağam Yar Paşam Yar)

Azıcık Boydan Kısa (Digel Gel)

Haydi Haydi Hopla Gel Digel Gel

Fistanını Topla Gel Digel Gel

     

gibi türkülü oyunlardır.

                    Düğünler Salı–Perşembe  ya da Cuma–Pazar olmak üzere üç gün/iki gece sürer. Birkaç gün önceden köy baştan aşağı temizlenir. Bir harman yada dam düğün alanı olarak hazırlanır, süslenir. Ayrıca bir misafir odası hazırlanır. Düğün sahiplerinin yakınlarından birer vekil tayin edilir ki düğün töreninin düzen ve yürütülmesinden sorumludurlar ve her şey onlardan sorulur. Ayrıca ahçı, çaycı, teşrifatçı gibi kişiler görevlendirilir.

 

   Düğün Alayı  

                     Düğünün ilk günü köyün gençleri içindir. Öğleden sonra çalgıcılar gelir. Bunlar klarnet, davul ve kemandır. Çalgıcıların gelişini takibeden

görevliler yoldan onları karşılar, önde çalgı arkada karşılayıcılar karşılama havası ile köye gelip düğün alanına inilir. Kısa bir dinlenme molasından sonra fasıl başlar.

  

                   Oyuna mutlaka Tekayak’la başlanır; daha sonra sırası ile İki ayak, Süpürgesi Yoncadan, Eğin Kınası, Sinanlı gibi ağır oyunlardan sonra  Sıklama, Gecegü oyunları oynanır. Tırnana, Tamzara, Eski Hora, Hayriye, Çayda Çıra, Meşenin Tepelisi, Dut Ağacı, Hostanın Bademleri, Temürağa, Karsın Kalesi ve benzeri yarı hareketli oyunlardan sonra Havaçor, Hırponi, Keçeke ve Kasap gibi hareketli havalarla fasıl sona erer. Oyun düzenini geçişleri klarnetçi ayarlar;  davulcu da arada bir ortada oyuna katılarak bar başına yardımcı olur. Halayın başını çeken oyuncu en az bir tur dönmeden elinden mendil  alınması uygun görülmez.

 

                        İkinci gün kına günüdür. Komşu köylerden konuklar gelir. Köye yaklaşınca geldiklerini bildirmek için silah atarlar; karşılık olarak köyden de  “ Buyurun  “  anlamında bir el silah atılır. Çalgı ile karşılanan misafirlerden hanımlar düğün evine, erkekler de düğün alanı veya odasına indirilir. Böylece bütün konuklar karşılanır ve öğleye kadar da bu iş biter. Bu arada fırsat buldukça fasıl da devam eder.

 

                        Öğleden sonra kınaya iştirak edecek kadın ve kızlar düğün evine toplanır. Düğün alayı köyün etrafından dolaşarak kız evine gitmek üzere yola çıkar. Önde at üzerinde damadın vekili, arkada erkek konuklar ve en arkada da rengarenk üçpeşlilerle ile hanımlar arka arkaya dizilerek atlı veya yaya yola çıkılır. Yolda çalgı devamlı olarak,

 

Yine şafak söktü sunam uyanmaz

Hasret çeken gönül derde dayanmaz

Çağırırım sunam sesim duyulmaz

Uyan sunam uyan derin uykudan ...

***

Şu dünyada üç şey vardır sevilir

Biri ana , biri baba,

Yar daa vaaar, yar daa vaaaaaar amaan ...

 

ve benzeri yol havaları çalar. Kız evine varılınca kadın ve erkekler kendileri için hazırlanmış odalara  indirilir. Bir kahve molasından sonra erkeklere ait odada; İnciler kelep kelep, Hamamın kapısı,  gibi oyunlardan oluşan oda faslı yapılır. Kadınlara ait odada ise geline kına yakılır. Bu arada gelini ağlatmak adettir. Odanın ortasında bir iskemleye oturtulan gelinin etrafını saran genç kızlar bir taraftan gelinin eline kına korken diğer taraftan da;

 

Getirin gelini yakak kınasın

Yarın terk edecek baba hanesin

Çağırın ki gele hanım anasın

Dostlar amin deyin, hayırlı ola ...

***

 

Altın tas içinde kınam ezildi

Gümüş tarak ile zülfüm çözüldü

Benim yazım yad ellere yazıldı

Doldur pınar doldur, ben gider oldum

Annemi babamı terk eder oldum 

                                  

gibi gelin ağlatma türküleri söylenir. kına işlemi ve gelin ağlatma bittikten sonra gelin ,

 

Atladı geçti eşiği

 Sofrada kaldı kaşığı

 Büyük evin yakışığı

 Şen babam, evin şen olsun

 Ben giderim haberin olsun  

                                  

türküsü ile odasına götürülür.

                        Daha sonra düğün alayı aynı şekilde geri döner. Bu arada hazırlanmış bulunan düğün yemeği(Büryan, Nohut, Pilav, Karpuz) yenildikten sonra bu günün programı sona erer ve istirahat edilir.

                        Akşam kına gecesidir. Düğün alanında toplanılarak yapılan birkaç fasıldan sonra kına konulmak üzere damat sağdıcın kolunda ortaya getirilir. İlk denemede elini açmaz. Sağdıcın tek tek çağrılaması ile önce anne babası daha sonra diğer akrabaları hediyelerini verdikten sonra damadın eline kına konur. Daha sonra da arzu eden davetliler eline kına koyar.

                        Kına konulmasından sonra damat sağdıcın kolunda halayın başına geçer ve elinde mum tepsisi ile Eğin Kınası oynanır; damat birkaç adım attıktan sonra oyundan çıkar, ardından da tüm konuklar kına halayına katılır. Bütün bu süreç boyunca “Maşallah” diye bağırılır.

                    Eğlencelerin bitiminde bütün konuklar köylüler tarafından paylaşılarak yatıya götürülür.

                    Üçüncü gün gelin günüdür. Sabah çalgıcılar düğün evinin damında;                                                                

Sabahın seher vaktinde aman

 Oturmuş kahve içer

 Bir elinde altın makas aman

 Yarine kaftan biçer

 Bir selama kail oldum aman

 Onu da vermez geçer

 Bu güzellik sana bana kalmaz aman

 Geleceksen gel şimdi ...

  ve ardından;

Bir seher vaktinde indim bağlara

Bülbül figan eder gül yaresidir.

türküleri ile konukları uyandırır.

                         Kahvaltıdan sonra bütün konuklar çalgı ile toplanarak düğün evine getirilir. Düğünün üçüncü günü kuşluk zamanı çalgı eşliğinde damat traşı yapılır.

                        Öğleden sonra gene düğün alayı düzülür. Alayın en arkasında gelinin bineceği atta kucağında  kız tarafına gidecek hediyeler olmak  üzere oğlan tarafının vekili vardır. Kız evinde erkekler odada fasıl yaparken kadınlar da gelini hazırlar. Bir taraftan da halay ;

                       

Biz geline gelmişükdür

Almeyince gider miyük

Sarmeyince gider miyük

Yıkın şunların evini

Alın içinden gelini  

                                                                    

türküsü ile devam etmektedir.

                         Gelin hazırlandıktan sonra çalgı kız evinin kapısında çalmaya başlar;

 

Kızardı kayalar, al giydi dağlar

Yeşil yaprak ile bezendi bağlar

Anadan ayrılan ah edip ağlar.

Doldur pınar doldur, ben gider oldum,

Anamı, babamı terk eder oldum.

                                Bir taraftan da kadınlar evden çıkarak düğün alayına düzülür. Gelin annesi, babası ve diğer akrabaları ile vedalaşır, ata bindirilir. Atın başını erkek kardeşi çeker, iki yanında da amcası, dayısı veya çok yakın iki büyüğü gider ve en arkadaki hayvana da gelinin çeyiz ve eşyaları yüklenmiştir. Çalgıcılar yol boyunca yol havaları çalar ve özellikle de;

 

Köprüden geçti gelin

Saç bağın düştü gelin

Eğlen ki ben de gelem

Yüregim şişti gelin

türküsü çalınarak alay giderken bir taraftan da “Maşallah” diye bağırılır.

                         Damat evinde de hazırlıklar vardır. Damat sağdıcı ve yakın arkadaşları ile dama veya evin balkonu varsa oraya çıkar. Gelin damat evinin önüne geldiği sırada çalgıcılar gelin indirme havasını çalar; damat ağzı beyaz bir mendille örtülü olarak özel olarak hazırlanmış elmayı gelinin başına atar ve ayrıca çerez saçar. Attan inen gelin elinde kuran ile kaynana tarafından karşılanır, ağzı tatlandırılır, odasına çıkarılır. Gelinin indiği ata bu kez kardeşi biner ve Köroğlu havası eşliğinde atı ile evin önünde gider, gelir, bahşişini aldıktan sonra çalgılar susar. Daha sonra yenilen düğün yemeğini takiben konuklar yol havaları eşliğinde uğurlanır en sonra da  ve çalgıcılar köyden  ayrılır.

                         Ertesi gün gelinin kadın akrabaları hazırladıkları helva tepsileri ile gelini görmeye giderler; buna göre genir. Yolda köyün gençleri yolu keser; kendileri için  hazırlanmış tepsiyi aldıktan sonra yol açılır. Damat evinde gelinin yüzü açılır, önce kaynanası ve annesinden başlamak üzere el öper, çeyizi görülür ve bahşişi toplanır. 

                       

                                   Düğün de bu şekilde sona erer.

Hazırlayan:Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.