Kısa bir memleket esintisi, dinlerken içinizden bir şeylerin kopup gittiğini hissedeceğiniz, kimi zaman gözleriniz dolacak, kimi zaman
klarnetin sesiyle coşup oynayacağınız türküler, türkülerimiz ...
Yöremizde yakılarak söylenen türküler özlem üstüne, gurbet üstüne, sevgi üstüne, umarsızlık üstüne, sıla üstüne, yar üstüne…söylenmişlerdir. Edebiyatımıza “ Gurbet Türküleri “ adıyla giren bu türkülerde, içten bir söyleyişle özlemler, hasretler, acılar, sevinçler, aşklar…dile getirilmiştir. Kimi zaman, gurbete çıkan Ağasının ardından bitmeyen aşkını dile getiren kadın; kimi zaman,uzayan ayrılıkların acısıyla “Ela Gözlüsüne” serzenişte bulunmakta, kimi zaman da sevdiğini kendinden ayıran yollara bakarak isyan etmekte, önüne göğüs geren, aşılmaz Munzur’a sevdiğine kavuşması için yalvarmakta, yılan gibi kıvrılarak akıp giden Fırat’a içini dökmekte, göz yaşları Fırat’ın suyuna karışmaktadır. Kimsesizliğinden ve çaresizliğinden doğayı kendi dertlerine ortak eden kadın, yalnızlığını unutmaya,kendini avutmaya çalışır. Kendinden uzaktaki Ağasına ,” Ela Gözlüsüne” bir an evvel kavuşmanın özlemiyle acı acı inlemekte; Tez gel Ağam, tez gel, olma yalancı Benim ahım eder seni dilenci. Tez gel Ağam, tez gel, eğlenmeyesin Elde güzel çoktur Ağam evlenmeyesin Dön gel Ağam, dön gel,Eğinli misin Eğin’e gelmeye Ağam yeminli misin? serzenişinde bulunmakta; kimi zaman dayanamadığı hasretiyle; |
Ağam bıyıkların burmadır burma Bir teli ibrişim, bir teli sırma Ela gözlerini sevdiğim ağam Mevla’yı seversen gurbette durma |
Yüce dağ başında öter bir keklik Sana vatan oldu bize gurbetlik Ela gözlerini sevdiğim Ağam Böyle midir sence yiğitlik mertlik |
Yüce dağ başının meşesi düzde İnşallah gelirsin bu sene güzde Deseler ki nazlı yarin geliyor Satarım canımı veririm müjde. |
yakarısıyla içinin acısını dökmekte; kimi zaman, burnunda tüten Ağasının özlemiyle
Bülbül için diktim ben bu gülleri Şâki bülbül olmuş yarin dilleri Ela gözlerini sevdiğim ağam Sevmişim ben seni sevmem elleri |
Ölür isem örtmeyesiz üstümü Hasretim vardır yummam gözümü Kabrime bir pencere koyun ki Yarim gelir iken görem yüzünü |
dizeleriyle aşkını dile getirmektedir. Sevginin kıskançlığa dönüştüğü zamanları da vardır. Kadın, bu anlarında çok sert ve acımasızdır:
Ahirette de İstanbul yok ki gidesin Yalan yanlış defterlerin saçasın Galata Köprüsü sıratın ola Başın döne cehenneme düşesin |
Ela gözlerinin mesti var imiş Yarin benden gayrı dostu var imiş Ela gözlerini sevdiğim ağam Beni öldürmeye kastın var imiş. |
Ağasına,”Ela Gözlüsüne “ kavuşamayan kadın, sevdiğinin hayaliyle avunarak, çaresizliğini ve umarsızlığını şöyle dile getirir:
Ela gözlüm sensin fikrim hayalim Uykum gelmez yıldızları sayarım Her posta geldikçe name umarım Mektubun gelmezse oturur ağlarım. |
Sabahın erinde yolcu ettiler Aklımı başımdan alıp gittiler Götüren katırcı görmesin cennet Beni ela gözlümden ayırdettiler |
Her sabah her sabah çıkarım dama Ela gözlüm uzakta görünmez bana Öte ki şâki bülbül yarim uyana Can gerek ki bu sevdaya dayana |
||
Bizim bağda sıra sıra üzümler Durmasın ağlasın yari gidenler Ne ben yardan doydum ne de yar benden Çatlasın gurbeti icat edenler. |
Kırmızı gül sararıp da solunca
Bu ayrılık ciğerime dolunca Ben de yana yana ararım seni Gün kararıp akşam olunca |
Gelip gittin hayal gibi düş gibi Burda kaldım yine garip kuş gibi Ellerim koynumda herdem ağlarım Kolları kanadı kırılmış gibi |
||
Sılada kadın böylesine ayrılık acısı çekerken, gurbetteki erkeğin durumu da sıladaki sevdiğinden farklı değildir. Sılada bıraktığı
sevdiğinin, ”Kömür Gözlüsünün” aşkı ile yanmakta, anasının-babasının özlemi, sılasının hasretiyle geri döneceği günleri
saymaktadır. Bu ayrılığın yarattığı yürek burukluğunu ise türkülere dökmekte, türküleri kendine yoldaş etmektedir:
Ne kadar ah çeksem fayda etmiyor Günleri saymakla yıllar bitmiyor Dünya güzelleri çıksa karşıma Hayalin gözümden bir an gitmiyor. |
Mektup gönder mektubuna dolanam Akşam yatam seherlerde uyanam Kömür gözlerini sevdiğim gelin Ben bu ayrılığa nasıl dayanam |
|
İkbaharda çiçek açar dağımız Yaz gelince meyve verir bağımız Yine gurbet ile düştü yolumuz Ya suyumuz çekti ya toprağımız. |
Mor menekşe gibi boynun bükersin Deli gönlüm gibi yanar tütersin Kömür gözlüm eller ne derse desin Sen benim gönlümde cihan değersin. |
|
Çok zengin bir türkü kültürümüz var. Bu zenginliğimizin bilincinde olarak, kültürümüzün yaratıcılarına, onların yaşatılması ve yayılması
konusunda emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.
Turgut ÖZER